Yine de yeşeren bir yol

Tunca ASLAN / İkibine Doğru dergisi, 06-12 Eylül 1987)

Francesco Rosı’nin İstanbul Sınema Günleri ‘87’de gösterilen ‘’Karşı Adamlar’’ adlı filminde, karşı konulmaz bir biçimde, ölümle yaşam arasında gidip gelen bir topluluğun öyküsü anlatılır. Somut koşullardaki somut insanların, direnmek ile teslim olmak arasındaki ikilemidir sözkonusu olan.

Genç yazar Hüseyin Şimşek’in ilk romanı olan ‘’Ayrımı Bol Bir Yol’’u okuyunca, Rosi’nin filmini anımsadık ister istemez. Belge Yayınları’nın son günlerde egemen olan ‘’yanlış’’ edebiyat anlayışına karşı, geçtiğimiz dönemin eylemlerini ve gerçeklerini bizzat yaşayanlar tarafından oluşturulan yapıtları kapsayan, ‘’Yenı Sesler’’ dizisinden çıkan kitabında, son dönemin cezaevi gerçeğini işliyor Şimşek. Duyguları ile değil, düşünceleri ile yazmış bu kitabı Şimşek. İmgelerin kullanımındaki başarı, zaman zaman uzun bir şiir okuduğunu da andırıyor okuyucuya. Direnişi ve yaşamı buluyoruz bu kitapta. Baskının en yoğun olduğu koşullarda ikisi içiçe geçiyor. ‘’Yaşadıkça direnmek, direndikçe yaşıyor olmak, dosdoğru böyle bu’’ diyor yazar. Açlık grevinde arkadaşları için doktor isteyen siyasi tutukluların haykırışını, ‘’Dünyanın en anlamlı korosu bu. Teması ölüm, makamı hüzün.Teması ölüm ya, yaşam için söylenendir. Yaşamın insancası için. Ya nasıl açıklanabilir, bu açlık kokan nefeslerin, bir aslan kükremesine dönüşüvermesi? Nasıl? Nasıl?’’ sözcükleriyle tanımlıyor.

Yaşamı ve direnişi zıt yönleriyle görme başarısını görüyoruz kitapta. ‘’Geçmişte başarılamamış şeyler’’, ‘’Yüreklere akıtılan yasaklar’’, ‘’Kimi günleri ayıplı dün’’ de başarıyla aktarılıyor. Verilen fireleri anlatmakta da hiç sıkıntısı yok, ‘’Ayrımı Bol Bir Yol’’un.

Kitaba yönelik tek eleştirimiz, kapağına ilişkin. Bırakalım diğerlerini, bizce kitabın kendisine de ters düşen bir anlayış yansıtılıyor. Duvarların dibinde sinmiş bir biçimde oturan ve başı dizlerine düşmüş bir tutuklu, içeriğe aykırı şeyler çağrıştırmaktan başka bir işe yaramıyor ilk bakışta.

Ruhsal durumları saptamadaki ustalığı, deneyimli romancılarımızın bile zor ulaşabildiği bir akış rahatlığı, günün gerçekliğini romanın içinde başarıyla eritme ve roman kişilerinin ımgeler haline getirilmesindeki ustalık nedeniyle, başarılı ve önemli bir ilk roman var karşımızda.