İstanbul – “Askıda Hayatlar” adlı romanını yeni bitirdim. Çok başarılı bir kurgu ile yazılmış bir roman olduğunu daha önce sana yazmıştım. Onu yazdığımda romanı henüz yarılamıştım. Bitirdiğimde bu yargımın boşuna olmadığını bir kez daha test etme imkânı buldum.
Romanın orta yerinde Mert’in hayatına giren Ela’nın birden bire sırra kadem basmasını anlamazken, bunun Manuela’nın ‘ela’sından gelmiş olduğunu nereden bilebilirdim!
Kurgunun sağlam örülmesi bir yana, romanın bizlere anlattığı en temel şeyin “aslında hepimiz göçmeniz” duygusu olduğunu, her birimizin hayatının basit şeylerle yön değiştirebileceğini göstermek oluyor.
1990’ların İstanbul’unu, belli bir toplum kesimi açısından çok güzel betimlemişsin. Ve Viyana; yeni bir şehir, yeni bir ülke, yeni bir uygarlık ve insan ilişkileri.
Bana öyle geliyor ki, “Askıda Hayatlar” ile yeni bir aşamaya adımını atmış bulunuyorsun. “Askıda Hayatlar” ile evrensel olanı yakaladığını düşünüyorum. Tabii ki herkesin alıp okumasını öneririm.
Başarılar diler, sevgi ve selamlarımı gönderiyorum.