Viyana, 11 Ekim’den sonra ‘kızıl’ kalacak mı?

Artı Gerçek / 30. 09 . 2020

İlk yerleşimin miladî 54 yılına kadar uzandığı Avusturya’nın başkenti Viyana, 69’a kadar Roma ordularınca karargâh olarak kullanılmış. 97’de, artık ‘Vindobona’ adıyla Roma’nın 30 lejyon bölgesinden biri haline gelmiş. Kelimenin gerçek anlamında ‘kent’ olmaya yönelik en önemli yerleşim çeşitlenmesi, 193-235 yılları arasında yaşanmış. Bu adım adım bir “sivil kent” haline gelinmesinin yanı sıra, kentin yönetimindeki askerî yapının tamamen çözülmesi 430’larda gerçekleşebilmiş. Dönemin hukuk normları çerçevesinde örgütlü yurttaşlara sahip bir “şehir-devlet” şeklinde kayıtlara geçirildiği bir anlaşmanın imzalandığı 1137’de, sınırları da nihayet netleşmiş. 1155’ten itibaren ise Habsburg monarşisinin başkenti olmuş ve bu statüsü bugüne kadar gelmiş.

Kasım 1918’de federal cumhuriyete geçildiğine Viyana, yeni devletin de başkenti olmayı sürdürdü. Başkent Viyana, aynı zamanda tek şehirlik bir eyalet. Bugün, 1,9 milyon küsür bir nüfusa sahip ve en kalabalık eyalet konumunda. Yüzölçüm olarak ise ülkedeki dokuz eyaletin en küçüğü. Eyalet olarak 23 belediye bölgesine sahip olan Viyana, 1934 – 38 arasında atanmış Austro-faşist yönetim; 1938 – 45 arasında ise Nazi Almanya’nın işgali altında kalışının dışında, 1919’dan beridir ne zaman sandığa gidildiyse hep sosyal demokratların yönetiminde olageldi. Viyana 1919’da, ilk sosyal demokrat belediye başkanına Jakob Reumann’la kavuştuğunda, aynı zamanda “dünyadaki ilk sosyal demokratik metropol” konumuna geldi. Kentin, “Kızıl Viyana” şeklinde anılır olması da tarihten sonradır

“Kızıl Viyana” sayılmanın ta o günlere kadar uzanan bir dizi parametreleri vardı. Toplumun ezilen sınıfları için istenen sosyal haklar, politik ve sendikal özgürlükler gibi. Toplumsal haklar içinde, konut hakkı önemli ve ağırlıklı bir yere sahipti. 1900’da,2 milyonun üzerinde insanın yaşadığı kent, konut konusunda Avrupa’nın en kötü durumdaki kentiydi. Biraz da bu nedenle enfeksiyöz akciğer hastalığı tüberküloz, birçok ülkede “Viyana hastalığı” şeklinde anılırdı. 1888’den beri partileşmiş bulunan sosyal demokratlar, 1914’te, hıristiyan muhafazakarların yönettiği Viyana Belediyesi’nden toplu konutlar inşa edip ihtiyaç sahiplerine kiralamasını talep etti. Muhafazakarlar, bu öneriyi sürüncemede bıraktı.

1919’da sosyal demokrat Jakob Reumann, belediye başkanı olduğunda ilk girişimlerinden biri, Viyana Yerleşim Hareketi (Wiener Siedlerbewegung) çerçevesinde toplu konut üretiminde “5 yıllık program”lar başlatması oldu. 1922’de“Kiracı Koruma Yasası”nın yürürlüğe girdi. İlk 18 yıl içinde 390 toplu konutta, 66.402 daire ve müstakil ev inşa edildi. 1919-34 arasında belediye, 61.175 daire ile 5.227 adet müstakil, bahçeli ev inşa edip hem kiralama hem de satma usulüyle hizmete sundu. Her 10 Viyana sakininden 1’i, belediye evinde ikâmet ediyordu. Toplu Konutta Viyana Ekolü’nün kilometre taşı sayılan Reumannhof, Sandleiten, Rabenhof, Karl-Marks-Hof gibi konutlar inşa edilmişti. Her biri anaokulu, kütüphanesi, tiyatro ve sinema salonu, çamaşırhanesi, havuzu, kafesi, meydan çeşmesi içinde, kent içinde bir kent misaliydi. Viyana’nın sonraki bütün tarihi boyunca “Kızıl Viyana” olarak anılmasını perçinleyen ağırlıklı etkenler oldu bunlar.

“Kızıl Viyana”nın, son on-on beş yıldaki güncel ünvanlarından bazıları şöyle yansıdı medyaya: Viyana, üst üste 10. kez “dünyanın en yaşanılabilir şehri”; her yıl düzenlenen Kopenhagize Endeksi’nin 2019 sıralamasında; 2020 yılı Mayıs ayı içinde açıklanan “Dünyanın En Yeşil 10 Şehri” sıralamasında, Viyana birinci sırada yer aldı ve Viyana’yı diğer metropollerden ayıran en önemli özelliklerinden bir diğeri, içme suyu sistemnin hâlâ “benzersiz” sayılması…

Yazının tamamı için tıklayınız: https://artigercek.com/haberler/viyana-11-ekim-den-sonra-da-kizil-kalacak-mi