Odense – Hans Christian Andersen, 1805’te Danimarka’nın Odense kentinde doğdu. İmparatorun Yeni Giysileri, Küçük Deniz Kızı, Kararlı Teneke Asker, Prenses ve Bezelye gibi çok sayıda peri masalı kaleme alarak sadece kendi ülkesinde değil, dünyaca ün kazanan bir yazar ve şair oldu. Biz Türkiye kökenliler, Andersen’den Masallar kitabıyla tanırız onu.
Andersen’in doğduğu ev, kesin bir şekilde belirlenebilmiş değil. “Muhtemelen burada doğdu” denilen bir ev var günümüze kalan. İlgili tahminler, Andersen doğmazdan önce büyükannesinin, doğduktan sonra ise teyzesinin o anılan evde yaşamış olmasına dayanıyor. Aslında Andersen, bahse konu o küçük evde öyle çok uzun bir süre de yaşamamış. Çocukluğu, Munkemølle Caddesi’ndeki (Munkemøllestræde) başka bir evde geçmiş. Gezip, görüp, kısaca anlatacağım müze, Andersen’in büyüdüğü bu evi de kapsayan bir şekilde inşa edilmiş.
HC Andersen Müzesi (HC Andersens Hus), Danimarka’nın en önemli sanatçı müzesi konumunda. Söz konusu olan, sanatçının büyüdüğü evin müzeye çevrilmesi falan değil, o evin de içinde kaldığı genişçe bir alanda yeni ve devasa bir yapının inşa edilmesidir. Müze alanının büyüklüğü, 5.600 metrekare.
Andersen’le ilgili ilk müze çalışmaları
Andersen’le ilgili ilk müze çalışmaları oldukça eski. Doğduğu tahmin edilen evin müzeye dönüştürülmesi çalışmaları, sanatçının 100. doğum yılında, yani 1905’te başlatılmış. Odense kent yönetimi, söz konusu evi restore edip müze haline getirerek, sanatçının 1908’deki doğum gününde ziyarete açmış.
HC Andersen Müzesi’nin (H.C. Andersens Hus) alanı içinde kalan büyüdüğü evle (H.C. Andersens Barndomshjem / Andersen’in Aile Evi) ilgili benzer çalışmaların geçmişi ise 1931 yılına dayanıyor. Sanatçının 200. doğum yılına denk gelen bu çalışma, 2005’te yapılmış ve ev, Andersen’in yaşamı ve çalışmalarının çok sayıda belge temelinde sunulduğu bir hale getirilmiş. O evin yanı başında, bugünkü HC Andersen Müzesi’nin inşa edilip hizmete sunulması, oldukça yeni. Japon mimar Kengo Kuma ve ofisi tarafından tasarlanan bu yapı 2021’de tamamlanmış. Andersen’in büyüdüğü ev, yeni binanın geniş bahçesinde yer alıyor şimdi.
HC Andersen Müzesi’ndeyiz
HC Andersen Müzesi binasının ana kısmı yer altında. Yüzeyde birkaç pavyon görülebiliyor. İçinde galeriler, birer kafe ve mağaza bulunan müzenin açık hava alan ve tesisleri, Kopenhag peyzaj mimarlığı firması MASU Planning tarafından tasarlanmış ve büyük ölçüde kamuya açık. Mimar Kuma, müzenin yeni halini tasarlarken Andersen’in “The Tinderbox” (Tinder Kutusu) adlı hikâyesinden ilham almış. Anılan hikâyede, bir asker bir ağacın içine girer, oradan yerin altına iner ve üç büyük oda keşfeder. İşte mimar Kuma, bu hikâyede anlatılana benzer şekilde, üç ahşap pavyondan büyük alanlara geçilmesini sağlayan bir uygulama yapmış.
Müze, yeni mimarisiyle; sanat, tasarım, ses, ışık ve görüntüleriyle Andersen’in çalışmalarını, eserlerini ayrıntılı görme ve tanıma fırsatı sunuyor. Çok boyutlu, çok renkli ve karma yöntemlerin kullanıldığı bir sergi alanı içinde buluyorsunuz kendinizi. Söz konusu bu sergi, yurtiçi ve yurtdışından 12 sanatçının işbirliğiyle oluşturulmuş. Brezilyalı enstalasyon sanatçısı Henrique Oliveira, İngiliz oyuncak bebek yapımcısı Andy Gent, ödüllü Danimarkalı yazar Kim Fupz, Amerikalı Daniel Handler, kâğıt sanatçısı Veronica Hudges gibi.
Andersen, 1875’te yaşamını kaybettiğinde 70 yaşındaydı. Onun için inşa edilen müzeyle ilgili en özgün tanımlama şu: Bu müzede, kişi olarak Andersen anlatılıp tanıtılmıyor, Andersen gibi konuşulup anlatılıyor. Müzede, bir süreliğine de olsa, çok boyutlu görseller, efektler, seslendirmeler sayesinde, yazdığı peri masallarının atmosferine giriveriyorsunuz gerçekten de.
huseyin.simsek@gmx.at