Eylül’de okullar açıldığında, ebeveynlerimiz bizi Tercan Parasız Yatılı Bölge Okulu’na bırakır, okulsuz köylerine veya komlarına dönerdi. Okul, ilçenin önünden geçen Tuzlaçayı’nın öteki yakasındaki düzlükte tek başına ve etrafı tel örgülerle çevrili bir yerleşkeydi. En büyük sınıfın öğrencileri olarak, beşinci yılımızda ilçenin çarşısına (toplu olarak) çıkarıldığımız oldu. İlk dört yıl ise sadece bayram kutlamalarına katılmak için götürülürdük ilçeye. Ara karne tatilinde, köyleri kar altında kalanların ebeveynleri gelemediği için birçoğumuz ara tatili de okulda geçirirdik. Yani, kelimenin gerçek anlamında kapalı bir dünya idi yatılı okul.