SAİME ZENGİN *
Viyana – “Diyarbakır Kanadıkça İstanbul Boğulur” adlı kitabınızı okudum. Okurken, kendimi İstanbul’un keşmekeşinde, ara sokaklarında dolaşırken buldum. Ancak asıl büyüleyici olan, kitabınızın beni sadece İstanbul’a değil, iki kez ziyaret ettiğim ve her seferinde hayran kaldığım Hasankeyf’in harikalar diyarına da götürmesiydi.
Kitabın ismi bile, anlayana çok şey anlatıyor.
Ben kitapları nehirlere benzetirim; kimisi hırçın akar, yüzeyseldir, kimisi ise sessiz sedasız akar, hatta akmaz gibi görünür. Ama gerçek derinliğini anlamak için, içine dalmak gerekir.
Sizin romanınız derinliği olan, düşündüren, önemli konuları olağanüstü bir üslupla dile getirerek ölümsüzleştiren bir eser. Hasankeyf gibi eşsiz bir kültürel mirasın yok olması, tarifsiz bir hüzündü. Oraları gezme şansım oldu ve doğasının, tarihinin, ruhunun hoyratça yok edilmesi inanılır gibi değildi. Kitabınız, bu ve benzeri kayıpları unutturmamak adına çok kıymetli bir anlatı sunuyor.
Ayrıca, bozuk bir sistemin, insanların hayatını nasıl tarumar ettiğine çok güzel ıṣık tutmuṣsunuz.
Serhat’ın o yaşlı çiçekçiden aldığı fidenin, tekrar kıymet bilen o yaşlının ellerine geçmesi gibi, bu kitabınızın da onun değerini bilecek okurların eline ulaşması dileğiyle! Emeğinize sağlık.
………………..
* Kendisi de bir yazar olan
Saime Zengin’in yayımlanmış ilk kitabı
„Şahmaran Benim Adım“ adını taşıyor.